Manyetik alan, hareketli ve elektrik yüklü zerrelerin, birbirlerinin güçleri etkisinde kaldığı boşluk ve etkisizlik durumu olup, atomların içindeki elektronların çekirdek etrafında ve kendi etraflarında dönmeleri sonucu oluşur. Manyetik alan doğrudan gözle görülemeyen, kolayca hissedilemeyen fakat sonuçları görülebilen veya hissedilebilen bir olgudur.
Biyo manyetoloji ilkelerine göre tüm maddeler dolayısıyla insan vücudu manyetik özelliğe sahiptir.
Multiple Sclerosis (MS) hastalığını başlatan sebeplerden biri dünya manyetik alanıdır. Dünya manyetik alanının haritası incelendiğinde alanın yapısı ile MS hasta sayısı arasında kuvvetli ilişki bulunmuştur. Manyetik alanın düşey bileşeni biyolojik maddeleri etkiler. MS hastalığına yakalananların sayısı 60 (°E) boylam civarında en yüksek değere ulaşırken Orta Asya, Hindistan, Çin, Japonya, Afrika ülkeleri, Orta Amerika gibi ekvatora yakın yerlerde vaka sayısı yok denecek kadar azdır. Düşey manyetik alanı bileşeni kutuplara yakın yerde hemen hemen yoktur ve MS hastalığına düşey bileşenin zayıf olduğu bölgelerde çok sık rastlanır.
Başka bir araştırma da, çocukların büyümesinin dünya manyetik alanının güneş aktivitelerinin değişmesine bağlı olduğu şeklinde bilimsel sonuçlar vermektedir, (Tatarin et al., 2002)
biyomanyetik yöntemler ve manyetik dalgaların tedavi yöntemi olarak kullanılması, zihinsel ve fiziksel rahatsızlığı olan hastalar üzerine yapılan kliniksel araştırmalarda %90 başarı gösterdiği sonucunu ortaya çıkarmıştır. Japonya’da bir üniversitede 11.648 kişi üzerinde yapılan manyetik tedavinin sonuçları araştırmasına göre, bu tedavi yönteminin %92 başarı gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
(Blackman ve Friedman, 2002)
Bunun nedeni olarak manyetik alan vücuda uygulanınca manyetik dalgalar dokudan geçer ve bünyede ikincil bir akım oluşturur.
Bu akım vücudun kendi manyetik alanı ve enerji akımıyla birleşince hücrelerdeki elektronlara ısı verir.
Bu biyomanyetik ısınma, kaslardaki deformasyonlara, işlevini kaybetmiş dokulara, hasar görmüş ya da bozulmuş sinir ve damar geçişlerinin normale dönmesine yardımcı olur. Kandaki kalsiyum ve kolesterol miktarı azalınca hemoglobin daha hızlı hareket eder. Yüksek tansiyona sebep olan diğer maddelerde de azalma görülür. Kan temizlenir ve akışı hızlanır. Kalp rahatlar ve acı azalır veya yok olur. Yönetici sinirler normale döner ve onların yönettiği organlar düzgün şekilde çalışır. Kan akımının dengelenmesinden dolayı besleyiciler daha kolay ve verimli şekilde taşınır.
Geceleri dünya manyetik alanı hücresel oksijeni arttırır, uykuyu getirir ve kolaylaştırır, biyolojik tamiri ve fiziksel iyileşmeyi desteklerken, enfeksiyonel durumları ve iltihaplanmayı azaltır, acıyı dindirir. Bu yüzden biomanyetik tedavi sonrasındaki dinlenme ve uyku durumu çok önemlidir. Kısacası, bünyemizin dinlenme ve hasar onarma zamanının, manyetik alanların değişmesiyle de doğrudan ilgisi vardır.
Gün doğduğunda beraberinde getirdiği pozitif manyetik alan, hücresel oksijeni azaltarak, uyanıklığı ve fiziksel güç salgısını destekler, biyolojik iyileşmeyi yavaşlatır ve acıyı arttırabilir. Çünkü yaşamımızı idame ettirirken bize enerji lazımdır. Hücrelerimiz ve metabolizmamız günlük işleri yapma moduna geçer.
Fiziksel ve ruhsal dengemizi sağlayan, hormonları, enzimleri ve bağışıklık fonksiyonlarının yazılımını yöneten pineal bezi, beynimizin ortasında bulunan, manyetik kristallerden oluşan bir biyomanyetik organdır ve bu saydığımız tüm işleri vücudumuz bu organımız sayesinde planlayıp yapar.
Manyetik enerjiye çok duyarlı olan bu organımız, melatonin hormonunu da salgılar.
Bu hormonun sadece gecenin belli saatlerinde salgılanabildiğini eminim herkes bir yerlerde okumuştur,
işte bunun sebebi, yukarıda anlatmaya çalıştığımız dünya manyetik alanının, gece ve gündüz farklı tesirlerinin olmasıdır.
İyi uyku için melaton seviyesinin yüksek olması gerekir.
Büyüme hormonu melatonin seviyesi ile ilişkilidir.
Ayrıca vücudumuzun kendini tedavi etme durumu, hastalıklarla mücadele, bağışıklık ve diğer yenileme durumlarının da bu hormonla doğrudan ilişkisi vardır.
Tarih boyunca da insanların görüntüleme aletleri bulunmadan önce bu konuyla ilgili bazı sınırlı çalışmaları vardır.
Örneğin bazı güçlü manyetik dalgalara sahip olduğu bilinen taşlar, bir şekilde vücudun farklı noktalarına tesiri idda edilen termal sular, canlı ya da cansız kimi maddelerin hastalık tedavi ettiği söylentileri hep olmuştur. Özellikle anadoluda şifalı su ya da şifalı kaya olgusu hala süregelen alternatif tıp yöntemleri olarak kullanılmaktadır.
Yazımızın başından beri manyetik enerjinin, canlılarda olanına biyomanyetik enerji diyoruz, peki bu enerji herkesin vücudunda var mıdır?
Evet! Bu vücut fonksiyonları normal şekilde çalışan tüm canlılarda bulunur, mesela kucağımıza aldığımızda titreşimlerini hissettiğimiz bir kedinin yaydığı o farklı enerji akımı, burada anlatmaya çalıştığımız biyomanyetik enerji akımıdır.
Bu manyetik dalgaları her insan üretir ve üzerine kafa yordukça, fiziksel çalışmalar yaptıkça ve ruhunu temizleyip sakinleştirdikçe net ve güçlü bir şekilde ortaya çıkarabilir.
Özellikle psikolojik ve fiziksel olarak yukarıda bahsedildiği şekilde kullanımı oldukça faydalıdır.
Biyoenerji sınıflandırılmadan, bir çerçeve çizilmeden ve en önemlisi bir şarta ve koşula bağlanmadan serbest bırakılmalı, fayda görülmesi istenen yere uygulanmalıdır.
Son yıllarda dünyanın gittiği yön neticesinde, toplumsal kronik bazı sorunların artmasıyla birlikte bu işi kullanarak insanları istismar etmeye çalışan palavracılar ve üçkağıtçılar türemiştir.
Akıllı ve mantıklı her insan yaşadığı tıbbi sorunları öncelikle bu konuda kendini yetiştirmiş tıp uzmanlarıyla çözmeyi denemelidir. Bu yöntemlerin yanında biyoenerji ile yapılacak çalışmalar kullanılmalıdır.
Enerji uzmanlarının güvenilirliği konusunda ise, eski danışanlarının tespitleri, durumunuza yaklaşımı, yaptığı işi ne kadar iyi bilip bilmediği gibi temel can alıcı noktalar önemli doneler verebilir.
Daha detaylı sorularınız ve düşünceleriniz için lütfen bizimle iletişim kurmaktan çekinmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder